Unutulmaz bir aşk klasiği ile karşınızdayım bugün. Micheal Curtiz’in yönettiği Humphrey Bogart ve Ingrid Bergman’ın muhteşem oyunculuk sergilediği Casablanca.
Karantina sürecinde izlediğim açık ara en iyi üç filmden biri Casablanca diyebilirim. Film 2. Dünya Savaşı sırasında Hitler’den kaçan Avrupalıların ilginç, neşeli, hüzünlü anlarını bizlere aktarmaya çalışıyor. Rick Blaine karakteri bir bar işletmecisidir. Bir gün unutamadığı aşkı Ilsa, direniş lideri kocası Victor Laszlo ile birlikte gelir. Casablanca bu üçlünün etrafında gerçekten çok dramatik anlara sahne olur.
Filmin konusunu yukarıda özetlemeye çalıştım gelelim bu filmi neden önerdiğime. Uzun zamandır Romantik/Dram kategorisinde aşırı film izleyen biri değilim fakat bu yapımı seyretmek benim için çok başka bir keyifti. Böyle kült bir filmi daha önce izlemediğim için baya aptal hissettim. Eğer benim gibi seyretmeyenler varsa ilk boş zamanınız da kesinlikle Casablanca’yı seyredin derim.
Öncelikle bu filmi değerlendirirken en fazla oyunculuklara değinmek gerekir diye düşünüyorum. Çünkü baş rollerinden, yan rollerine herkes çok uyumlu ve çok kaliteli bir performans sergiliyor. Bir diğer yandan film çok akıcı ilerliyor. Hikayeye kendinizi kaptırdığınız anda gerçekten çok güzel bir yolculuğa çıkıyorsunuz. E zaten niye film izliyoruz ki? Öte yandan Micheal Curtiz’in en iyi filmlerinden biri olduğunu belirtmek lazım bence muhteşem bir hava yaratmış ve hikayeyi çok dallandırmayıp ana derdi çok iyi aktarabilmiş. Akademi de böyle düşünmüş ki Casablanca hem yılın en iyi yönetmen Oscar’ını hem de aynı zamanda en iyi film Oscar’ını kazandı.
Uzun lafın kısası çok keyifli dakikalar geçirdiğim bu muhteşem filmi tüm sinema seven insanların izlemesi gerektiğini düşünüyorum. İyi Seyirler 🙂
