Film Eleştirileri

Djam

Djam, 2017 yapımı baş rollerini Daphne Patakia(Djam), Maryne Cayon(Avril),Simon Abkarian(Kakourgos)’un üstlendiği bir Tony Gatlif filmi. Gatlif yine özgünlüğü ile bizi şaşırtmadı ama bu defa farklı bir film ile karşımızda. Onun filmleri çok başkadır. Senaryo, kurgu, yönetmenlik ve müzikalite.. Bu unsurların sağladığı ahenk bizlere muazzam bir haz verip kendimizi başka başka yerlerde bulmamızı sağlıyor. Genelde Fransız Çingenelerinin yaşam öyküleri ile karşımıza çıkan Gatlif bu sefer biraz karşı kıyılara gidip Midilli Adasına götürüyor bizleri..


Djam annesi küçük yaşta öldükten sonra amca diye seslendiği üvey babası(Kakourgos) ile Yunanistana gelip bu adaya yerleşiyorlar. Kakourgos burada bir taverna açıp yaşamlarını devam ettiriyor. Fakat 2016 Ekonomik buhranı yüzünden işlerin daha kötüye gittiğinin farkına vardığı anda gemisini yaptırıp göç etmeye karar verir. Bunun için Djam’ı geminin eksik parçasını alması için Istanbul’a gönderir hikayemizde böyle başlar. Djam deli dolu özgürlüğüne ve müziğine düşkün bir karakter olduğu için tam seyirci Istanbul’da nasıl bir şey bekliyor bizi derken Djam Istanbul’da bir meyhanede dans ederken çıkıyor karşımıza ve müzikler de yakından tanıdığımız Cümbüş Cemaat grubundan. Gerçekten de harika bir sahneydi. Djam ertesi gün Avril ile tanışır. Bizi Djam filmine bağlayan macera da böylelikle  başlamış olur..


Sanırım filmde beni en çok etkileyen iki sekans vardı.
Banka yuzunden herseyini kaybeden Pano’nun ( Kimonas Kauris) kendi mezarini kazip beni mezarima dik gömün diye feryat etmesi. Kapitalizme ve vicdanimiza yapılan en güzel hicivlerden biriydi. Ikincisi ise belkide filmin en sevdiğim sahnesi olan Avril , Djam ile Midilliye geldikten sonra ufak bir gezintiye çıkar ve Midilli’de ekonomik krizden dolayı ne turist vardır ne de başka bişey. Ve kıyıda sadece Avril ve savaştan kaçarken denizden boğulan insanların botları. Bu sahne son zamanlarda izlediğim en yürek yakan sahnelerden biriydi.. Gatlif aynı zaman da bütün bunların yani sıra bizleri filmde adeta bir müzikal havası ile biraraya getiriyor. Bir yandan Rebetiko ile tanıştırıp diğer yandan aniden duyduğunuz Kara üzüm habbesi şarkısı ile bizleri oradan oraya sürüklüyor adeta. Film ile ilgili pek fazla olumsuz düşüncem olmasa da Filmin daha keskin bir sonla bitmesini tercih ederdim. Biraz gri bir şekilde sonlandığı için izleyicide bir hayal kırıklığı olmuyor değil fakat zaten Gatlif bunu bir röportaj da adeta ben böyleyim dercesine açıklamıştı; ” Benim hoşuma giden, duygular, yola düşmek,keşifler. Benim için sinema insanları yolculuğa çıkarmaktır, ama organize olmayan bir yolculuğa.”
Djam tam da yönetmenin dediği gibi organize olmayan bir yolculuğun hikayesi.

Yorum Yap
1 Yıldız2 Yıldız3 Yıldız4 Yıldız5 Yıldız
(4 oy, ortalama: 5,00, 5 üzerinden )
Loading...

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

En Popüler Yazılar

Sosyal Eleştiri olarak sizlere dizi film oyun vb. birçok kategoride eleştiriler ve öneriler sunuyoruz. Bununla kalmayıp hayattan tecrübeler ve günümuz medyasından birçok gelişmeyi de sizlere aktarıyoruz.

Copyright © 2017 Sosyal Eleştiri. Created byPYLOP

To Top