Türkiye’nin en çok konuşulan derdi, düzene oturtturulamayan eğitim sistemimiz. En buyuk derdimiz kesinlikle. Ailelerin çocukların hatta ögretmenlerin. Hepsini tek tek ele alıp hepsinin açısından konuşmak gerek.
İlk olarak bir üniversite öğrencisi olarak başlamam gereken taraf ögrenciler. İlk okuldan itibaren ağır sınav yüklerinin ardından istemediğimiz yapamadığımız yapamayacağımız mesleklere yöneliyoruz. Mesela ben, makine ögrencisiyim. Liseden itibaren makine dersleri aldım ve hala almaya devam ediyorum. Peki ben bu makineyi ne kadar seviyorum ve ya bu konuda ne kadar becerikliyim. Açıkçası ne ilgim ne de becerim var .Yıllarca emek verdim zamanımı tükettim.Ama biliyorum ki bu mesleği yaptığım da ne sabahları koşarak işe gideceğim ne de çalışırken mutlu bir insan olacağım. Ögrenciler olarak aslında okumuyoruz okumak zorunda bırakılıyoruz. Veliler tarafından veya bilgisizliklerden. Bizi yönelten insanlar ise sektör ihtiyaçlarına bakıp yönlendiriyor. Kaç öğrenci istediği mesleği yapıyor ve ya okuyor. Kaçımız bu meslekleri yapacağız? Suratsız veznedarların, öğrenci döven öğretmenlerin çoğalması aslında bu sebepten. Peki bunlara neler sebep oluyor.Ailelerin hangi mesleği istediği daha önemli olduğunu düşünenler var.Onlar da hakli kim istemez mühendis ya da avukat bir çocuğu olmasını. Ama bu isin sonu yok. Ögrenciler kendi haline bırakılmalı. Üniversite sınavları değil, üniversitelerin kendine kabul sınavları olmalı. Ögrenciler istedikleri yerlerde istedikleri bölümleri okuyabilmeli. O zaman işte ne asık suratlı veznedarlar, ne diksiyonu bozuk telesekreterler, ne de beceriksiz makineciler kalacak..
Eğitim Sistemi Değişmeli mi?
Tarafından
Yayınlanma