1996 yapımı başarılı bu yapımımızın oyuncu kadrosunda Şener Şen, Uğur Yücel, Kamuran Usluer, Sermin Hürmeriç, Yeşim Salkım, Özkan Uğur, Kayhan Yıldızoğlu gibi tecrübeli, üstat ve zamanına göre oldukça başarılı oyuncuları barındıran filmin yönetmenliğini ise Türk sinemasında bugün efsane sayılabilecek bir çok filmin yönetmenliğini, senaristliğini yapan Yavuz Turgul üstleniyor.
Filmin konusuna değinmemiz gerekirse, 35 yıl önce bir grup eşkıya Cudi Dağı’nda Jandarma tarafından yakalanır. 35 yıl içinde eşkıyaların bir çoğu ya hastalıktan ya da bölgedeki hesaplaşmalardan dolayı can verir. Biri dışında;Baran… 35 yıl sonra hapisten çıkınca Baran’ın yaptığı ilk iş köyüne dönmek olur ama köyü, doğduğu topraklar sular altında kalmıştır. Geçmişinin izini süren Eşkıya hiç bilmediği bir gerçeği öğrenir. Hapse düşmesine sebep olan en yakın arkadaşının ihanetidir. Arkadaşı, Eşkıya’nın aşkı Keje’yi de alıp İstanbul’a gitmiştir. Eşkıya, ne İstanbul’u ne de arkadaşının adresini bilmemektedir ama yine de geçmişin izini sürmek için İstanbul’a gitmeye karar verir. Sonra olaylar gelişir…
Filmin konusu kısaca böyleydi. Tabi ne kadar doğru aktardım tartışılır ama yani kaba hatları ile böyleydi. İsterseniz şimdi filmin olumlu ve olumsuz kısımlarına geçelim.
Öncelikle filmin olumlu kısımlarına değinecek olursak;
Tabi ki ilk olarak usta oyuncumuz Şener Şen’in oyunculuğundan bahsetmemiz gerekiyor. Türk sinemasında yıllarca komik rollerde oynamış olsa da özellikle yaşlılığında rol aldığı farklı alanlardaki rollerle ne kadar büyük bir oyuncu, bir sinema insanı ve bir üstat olduğunu bize canlı şekilde gösterdi. Daha çok gençliğinde oynadığı Hababam Sınıfı’nın Badi Ekrem’i, Çiçek Abbas’ın Şakiri, Banker Bilo’nun Maho’su, Tosun Paşa’nın Tellioğlu Lütfüsü, Gülen Gözler’in Vecihi’si ve daha nice muhteşem rol ile bizden öncekileri, bizleri ve belki çocuklarımızı bile güldürmeyi başardı, başaracak. İlerleyen yıllarında ise bize Racon’un ne olduğunu öğretti Kabadayı filmindeki Ali Osman ile, insanın gerçekten sevince nelere göğüs görebileceğini, neleri karşısına alabileceğini gösterdi Eşkıya Baran ile. Dünya çapında bir oyuncu Şener Şen. Kıymetini bilelim.
Şener Şen dışında filmdeki diğer oyunculuklarda oldukça iyiydi aslında bakarsanız. Uğur Yücel harika bir oyunculuk göstermiş. Onun dışında Kamuran Usluer yine mükemmel bir oyunculuk sergilemiş. Herkes kendine yazılanı, üstüne düşeni en iyi şekilde yerine getirmiş.
Filmin müzikleri kesinlikle filmi etkileyici ve vurucu yapan unsurlardandır. Eşkıya filmi müzikleri konusunda kesinlikle şahane bir filmdi çünkü filmin müzikleri, müzik alanında bir efsane olan Erkan Oğur’a verilmiş. Fırat ağıdı, Seyreyle Güzel gibi müzikler dışında filmde yine Türk Halk Müziğimizin değerlerinden olan Kazancı Bedih de yer alıyordu. Müzikler kesinlikle sağlam ellere verilmiş ve muazzam işler çıkmış.
Öyle vurucu diyaloglar yazılmış film için kesinlikle hayranlıkla izliyorsunuz. Sizi öyle bir yakalıyor ki Baran ve Cuma’linin, Berfo ve Baran’ın konuşmaları. Öyle bir yakalıyor, öyle beklenmedik yerden vuruyor ki sizi. Tabi şuan diyalogların ne kadar vurucu olduğunu yazarak ne kadar anlatabilirim bilemiyorum. Gözleri olmayan birine gök kuşağını anlatmaktan öteye gitmeyecektir. İzlemeniz gerekiyor o duyguyu almak için.
Film aktarmak istediğini, vermek istediğini çok güzel veriyor. Aynı zamanda size pek çok duyguyu etkili bir şekilde yaşatıyor.
Peki filmin olumsuz kısımlarına değinecek olursak;
Arkadaşlar çok düşündüm ama pek bir şey bulamadım ben ya. Belki Yeşim Salkım’ın basit oyunculuğu diyebilirim. Onun dışında bence pek de göze batan, olumsuz diyebileceğim bir nokta yoktu. En azından benim için yoktu.
Sonuç olarak zaten yukarıda her şeyi anlattım. Bence hala izlemediyseniz izleyin derim. Türk sinemasının kült eserlerinden biri çünkü. Üstüne diyecek pek de fazla bir şey yok. İyi seyirler.
