Herkese merhaba,
Dört gözle beklediğim “Hadi Be Oğlum” filmi bugün itibariyle vizyona girmiş bulunmakta. Filmi ilk saatlerde, en ön sıralardan birinde, gözlerini kaçırmadan takip eden biri olarak naçizane sizinle de fikirlerimi paylaşmak isterim.
Öncelikle şunu belirtmeliyim ki Kıvanç Tatlıtuğ bu filminde de gerçekten bu ülkenin en iyi yeteneklerinden biri olduğunu gözler önüne sermiş. Balıkçı Ali rolüyle seyirci karşısına çıkan Tatlıtuğ ’da -önceki yazımda da belirttiğim gibi- Kuzey’in asiliğini, Muzaffer Tayyip Uslu’nun naifliğini ve Behlül’ün serseriliğini görmek mümkün. Baba rolünü o kadar güzel benimsemiş ki izleyicinin o samimiyeti, sıcaklığı hissetmemesi de hemen hemen imkânsız.
Aslına bakılırsa oyuncu kadrosunda her şeyi tamimiyle Kıvanç Tatlıtuğ üstlenmiş demek yanlış olmaz, Alihan Türkdemir’in de hakkını vermek lazım küçük yaşına rağmen gerçekten izleyicide o hissi uyandıran gayet başarılı bir oyunculuk ortaya çıkarmış. Ali Kaptan’ın babası olarak filmde boy gösteren Yücel Altan’ın oyunculuğu ise kıvamındaydı ki filmden sonra Yücel Altan değil başka bir karakter olsaydı belki de bu kadar sahici olmazdı diye de düşündüm. Büşra Develi’ye gelecek olursak hiç yok denecek kadar, hatta yorumlanamayacak kadar azdı filmde. Geriye kaldı bir kişi: Feridun Düzağaç. Kendi sanatçı kişiliğiyle filmde yer almış ve hiç sırıtmamış diyebilirim.
Filmin başrolünde Kıvanç Tatlıtuğ gibi bir aktör olunca oyunculuk yönünden olumsuz eleştiride bulunmak mümkün bile olmuyor çoğu zaman, ama şunu belirtmeden geçemeyeceğim;
Fragmanda bazı şeyleri gözümüze o kadar sokmuşlar ve gizemini kaybettirmişler ki seyircinin şaşırması, duygulanması gereken birkaç sahnede “eee bunu biliyoduk zaten” dedirtti ki en bariz örneği Haşmet Kaptan’ın ölüm sahnesiydi…
Ama filmde oyunculuklardan, karakterlerden, yaşananlardan çok verilmeye çalışılan çok güzel bir mesaj vardı ve her anne-babanın, özellikle iletişim zorluğu çeken evlatlara sahip ebeveynlerin çıkarması gereken müthiş bir ders vardı. Ben de naçizane bu konuda hakkındaki kendi düşüncelerimle yazımı sonlandırmak isterim,
MAALESEF HAYATA HEPİMİZ AYNI ŞARTLAR ALTINDA BAŞLAYAMIYOR YA DA AYNI ŞARTLAR ALTINDA HAYATLARIMIZI DEVAM ETTİREMİYORUZ. BURDA BİZ İNSANLARA DÜŞEN FARKLI OLANLARIMIZI FARKLARIYLA KABUL EDİP, FARKLARININ ALTINDAKİ IŞIĞI GÖRMEK İÇİN ÇABALAMAK VE ONLARI ÖYLE SEVMEKTİR. ASLINDA BİZİ BİZ YAPAN BAŞARILARIMIZ DEĞİL BAŞARIYA GİDEN YOLDA NEYİ NASIL YAPTIĞIMIZDIR.
Farklı insanları farklarıyla kabul edip, sevebilmeniz dileğiyle…
