Spor

Konumuz NBA: Sadakat

Bugün yeni bir haftalık yazı dizisinin ilk bölümü ile sizlerleyim arkadaşlar. NBA yıllardır takip ettiğim, etmeye çalıştığım bir lig. Basketbolun cenneti. Basketbol konusunda Dünya’nın en iyilerinin toplandığı yer oldu benim için. Eee hazır sitemizde de bölümü varken hakkında bir şeyler yazmadan edemezdim ve bu yazı dizisini oluşturmaya karar verdim. Her hafta NBA’de herkesçe tartışılan, merak edilen konuları ele almaya çalışacağız. haftanın, yani ilk bölümümüzün konusu ise sadakat mevzusu olacak. Dilerseniz başlayalım.

Bu konu insanların kafalarını oldukça kurcalayan, oldukça fikir ayrılığına sebep olan ve çoğu zaman insanların karşı karşıya gelmesine neden olmuş bir konu. Uzun süre yapılamayan Playoff ya da bir türlü görülemeyen konferans yada NBA finaleri, bazı oyuncuların, özellikle yıldız, süper yıldız olanlar, takımları belli bir süre başarı yakalayamayınca free agent döneminde başka takımlara imza atmaları ya da takım yönetiminden başka takıma takaslanmak istemelerine sebep oluyor. Lebron James’in bir televizyon programında gideceğini açıklaması, Kevin Durant’ın kötü oyunu yüzünden Playoff’ta elendikleri Golden State Warriors ile imzalaması, Lamarcus Aldridge’ın Portland’ta başarıyı bulamayacağını düşünüp Spurs ile imzalaması, vb. birçok oyuncu draft edildikleri ya da oldukça başarılı olup da taraftarlarının gönlünde yuva kurdukları organizasyonları bırakıp başka takımlara yüzük kazanmak için imza attılar. Kimilerine göre bu durum en oyuncuların en doğal hakları ve yapmaları gereken eylem, kimilerine göre ise takımlarına ettikleri büyük ihanet anlamına geliyor. Peki gerçekten bu yapmaları gereken bir şey mi yoksa büyük bir ihanet mi?

Ben bu duruma tek taraflı bakılmaması gerektiği taraftarıyım. Bu duruma taraftar gözünden bakmakla profesyonel bir basketbolcunun gözünden bakmak tamamen farklı sonuçlara götürüyor.

Öncelikle bir taraftarın gözünden bakalım;

Büyük umutlarla draft ettiğiniz yada takımında bekleneni karşılayamadığı için sizin takıma takaslanan bir oyuncu, her ne olduysa sizde kendini buldu ve mükemmel performans göstermeye başladı. Takımınızın sayı yükünü üstlenen, clutch anlarda ortaya çıkan, hatta takımınızın playoff yapmasında büyük emeği olan All Star seviyesinde bir süper star’a dönüştü. Yıllar boyunca takımı konferans şampiyonu ve NBA şampiyonu yapmak için çabaladı. Başarı gelmedi ve hiç beklenmedik bir anda bir free agent döneminde başka bir takımla imzaladı ya da sezon ortasında takasını isteyip başka bir takıma takaslandı. Doğal olarak şaşırdınız, üzüldünüz çünkü o oyuncu sizin uzun yıllar başarılı bir takım olmanızda büyük pay sahibiydi. Sizden önce başarılı değildi, sizin takımınızda kendini buldu, olduğu konuma geldi ve en azından size bir yüzük borçluydu. Sonuna kadar savaşması gerekliydi ama o kolayı seçip gitti. Kalmalıydı yanına farklı oyuncular istemeliydi ve bu takımda başarıyı elde etmeliydi ama gitti.

Bir taraftarın gözünden bakınca aslında taraftarın tamamen haksız olmadığını düşünüyorum. Sonuçta ortada bir gönül bağı var değil mi?

Basketbolcunun gözünden bakarsak;

Bir takıma draft oldunuz ya da yeni bir takıma takaslandınız. Hayatınızda yeni bir sayfa açıldı. Azminiz ve çalışmanız fırsatını verdi, takım arkadaşlarınıza uyum sağladınız ve başarılı olmaya başladınız. Organizasyonun en önemli isimlerinden biri haline geldiniz. Takımınız için zor anlarda ortaya çıkıyor, sayı yükünü üstleniyor ve maç kazandırıyorsunuz. Bir kaç sene boyunca takımınızı başarıya taşımak için ter döktünüz ama yapamadınız. Yönetime yanınıza daha iyi bir yada iki oyuncu almasını söylediniz, bench’e daha iyi katkı verecek adamlar için istekte bulundunuz ama dediğiniz hiçbir şey yapılmadı(Belki yapıldı ama size yetmedi, bu değişir.) Her sene tekrar tekrar aynı şeyleri yaşamaktan bıktınız ve en sonunda dayanamayıp bir free agent döneminde başarı ve yüzük şansınızın daha fazla olacağını düşündüğünüz bir takıma imza attınız ya da sene içinde başka bir takıma takasınızı istediniz.

Bir oyuncunun gözünden bakınca ise oyuncunun da haksız olmadığını düşünüyorum. Yüzük kazanmak, başarılı olmak her NBA oyuncusunun hayalidir.

Aynı zamanda takımlar da oyunculara karşı sadık olmak zorunda diye düşünüyorum. Boston Celtics, Isiah Thomas’a sormadan onu Cleveland’a takasladı örneğin. Isiah Thomas, Celtics için çok büyük fedakarlıklar yaptıktan sonra hem de. Sadakat karşılıklı olmalıdır. Oyuncuların takımlara oldukları kadar, takımlarında oyunculara sadık olması gerektiğini düşünüyorum.

Gördüğünüz üzere bu sorunun bir çözümü ya da cevabı yok. İki tarafta kendince haklı olabiliyor. Yani durumu göre değişebiliyor ama takımlarına her koşulda sadık kalmış ve çoğu zaman kendilerinden fedakarlık etmiş oyunculara da takımları pek çok zaman sahip çıkmış ve onları efsane haline getirmişlerdir. Örneğin Kevin Durant çok yetenekli bir oyuncu. Kimse bunun aksini iddia edemez. Muazzam bir skorer, belki bu dönemin en iyilerinden biri ama benim naçizane görüşüme göre hiçbir zaman bir Dirk Nowitzki, Tim Duncan, Kobe Bryant kadar büyük olamayacak. (Bence tabi yani)

Bu haftaki konumuz sadakat konusuydu ve benim görüşlerim genel olarak böyleydi. Sizde kendi görüşlerinizi yorumlara yazabilirsiniz. Haftaya yeni konumuzda görüşmek üzere.

Yorum Yap
1 Yıldız2 Yıldız3 Yıldız4 Yıldız5 Yıldız
(2 oy, ortalama: 5,00, 5 üzerinden )
Loading...

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

En Popüler Yazılar

Sosyal Eleştiri olarak sizlere dizi film oyun vb. birçok kategoride eleştiriler ve öneriler sunuyoruz. Bununla kalmayıp hayattan tecrübeler ve günümuz medyasından birçok gelişmeyi de sizlere aktarıyoruz.

Copyright © 2017 Sosyal Eleştiri. Created byPYLOP

To Top