2022’nin akılda kalan filmlerinden biri olan The Menu, uzun zamandır izleyip üzerine yazmak istediğim bir filmdi. Dün akşam bitirdikten sonra hemen yazmak yerine filmi biraz sindireyim sonra yazayım dedim çünkü beklentimin yüksek olduğu bir filmdi The Menu. Çok da beklentimi karşıladığını söyleyemiyorum. Çünkü genel bir yorumla bahsetmek gerekirse; bence vaat ettiği kaliteyi tam anlamıyla sahneye aktaramayan bir iş olmuş. The Menu özetle, uzak bir adada bulunan özel bir şef restoranına giden genç çiftin hikayesini konu alıyor. Filmin oyuncu kadrosunda ise göze çarpan iki detay var ki usta oyuncu Ralph Fiennes ve son zamanların gözde oyuncusu Anya Taylor-Joy. Hanımefendinin son zamanlarda oynamadığı yapım kalmadı gerçekten teklif üstüne teklif ama özellikle The Northman ve The Witch filmlerindeki oyunculuğunu da beğendiğimi söylemeliyim.
Filme dönecek olursak, başta belirttiğim gibi beklentimi tam anlamıyla karşılamadı kısmını biraz açayım. Bence çok özel bir hikaye ve altında sağlam mesajlar bulunduran konulara değinen bir iş bu kısmını asla atlamak istemiyorum. Fakat bu dolu dolu mesajlı güzel konuyu bence çok hızlı işlemeye çalışmışlar ve ellerinde patlamış. Bunu özellikle 2. ve 3. yemek sekanslarında fark ediyorsunuz. Alt metni olan hiçbir şeyi tam anlamıyla açıklamayıp seyirciyi sürekli germeye oynuyor, tabii ne kadar gerilirseniz. Öte yandan işin kurgu kısmına biraz değinmek istiyorum ben filmi bitirdikten sonra bu filmden bi 20, 25 dakika atıldığını hissettim. Doğrudur yanlıştır bilemem ama gerçekten bi 20 dakika daha hem karakterleri anlamlandırmak adına hem de hikayeyi daha komplike ele almak adına güzel olabilirdi.
Oyunculuk kısmına girmeden hikaye ile ilgili son bir yorum yapacağım, bu yan karakterlerin hikayeye dahil olması işi hiç olmamış ya. Yani tam onların üzerine oynanacak sahnelere konuk oluyoruz ama bi ufak ucundan detay verip hemen başka birine geçiyoruz. Bence hem seyircinin algısını dağıtıyor hem de ya bakın aslında bu insanlar da var hikayede haberiniz olsun der gibi. Oyunculuk kısmı için Ralph abi döktürmüş gerçekten, karakterin pasif agresifliğini çok iyi ekrana yansıtıyor. Öte yandan Anna Taylor-Joy benim gerçekten jest mimiklerini beğendiğim bir oyuncu ama işin diyalog kısmında role giriş anlamında beğenmediğim anları da olmadı değil.
Özetle başka bir yönetmenin elinde görmek istediğim işlerden biri olan The Menu filmini kesinlikle izleyin derim. Sinemadaki hikaye kıtlığından hep yakınan biri olarak böyle bir işi önermek de en çok yapmak istediğim şeydir. Kötü yanlarıyla, iyi yanlarıyla heyecanlı bir film olmuş tabii Ralph Fiennes özleyenler içinde büyük keyif. İyi Seyirler…