Thelma 2017 yapımı dünyaca ünlü yönetmen Joachim Trier’in filmi. The Worst Person in the World filmiyle genelde ülkemizde adı bilinen ama bağımsız sinema da çok iyi işleri olan biri. Bence Thelma da hikayesi ve o hikayenin gerginliğini perdeye aktarmasıyla bu yapımlardan biri olmuş. Filmin konusuna gelecek olursak Norveçli öğrenci Thelma üniversite okumaya Osloya gider. Utangaç bir kız olan Thelma, üniversite hayatına alışmaya çalışırken kendisinin bile açıklayamadığı özel güçleri olduğunu farkeder. İşin ilginç tarafı bu güçler, aşkla ortaya çıkıyordur.
Thelma’nın babası sürekli bir baskı kurmaya çalışıyor kızda, bunda annesinin sakat olması ve daha ilk sahneden babasıyla avdaki sahneleri çok etken. Filmin başlangıç sahnesi aslında karakterin ne gibi sorunları olacağını baştan anlatıyor. Facebook’dan arkadaş ekleme sahnesi sonrasında babasının “bakıyorum da arkadaşlar ediniyorsun” repliği de aslında ne kadar kontrolcü biri olduğunu gösteriyor. Thelma’nın yaşadığı şeyleri anlattığında babasından gelen bazı tepkiler aslında onu sevindirmesi gerekse bile onu daha da hüzne boğuyor. Hikayeyi ve karakterleri anlamlandırmak adına bu gibi birbiriyle bağlantılı çok sahne görüyoruz. Thelma’nın narsist kişiliğinin altı da bence çok iyi dolduruluyor. Aslında babasında çekindiği özelliklerin onda da olduğunu görüyoruz. Thelma karakteri özelinde dikkatimi çeken bir şey de Julia ile tanışmadan önceki yüz ifadesi ve onla tanıştıktan sonraki yüz ifadesi. Aslında hayat enerjisini daha yeni yeni kazanmak isteyen biri olduğu çok iyi ifade ediliyor.
Görüntü işine de bir parantez açmak istiyorum özellikle 30.dk civarlarındaki o Thelma ve Anja’nın yalnız yattıkları sahnede ki kurgu ve kamera açıları başarılı ele alınmıştı. Ardından Thelma’nın evinde aynı yatağı paylaşmaları ise o açının tamamlanması gibiydi. Thelma’nın oyun sırasındaki gerilimi de ekrana çok iyi verilmiş bence. Hem oyunun hem karakterlerin kareografisi müthişti.
Oyunculuklar özelinde ben Thelma’yı oynayan Eili Harboe’yi çok beğendim. Bence zayıf ve güçlü yanlarını çok iyi perdeye aktarmış. Narsist olması gerekirken oluyor, çok zayıf hissettiği eziklendiği ortamda travmalarını iyi aktarabiliyor. Öte yandan kendini keşfettiği sıralarda da utangaçlığını belli ederken hiç aşırıya kaçmıyor. Tabii oyuncu kadrosunun kalanı için çok fazla bir şey söyleyemeyeceğim çünkü üzerlerine çok bir iş düşmüyor. Babası bir kuzeyli soğukluğunda ona verilen taski yerine getiriyor. Öte yandan hoşlandığı kız Anjayı oynayan Okay Kaya rutin ve standart bir performans sergiliyor gibi gözüküyor. Fakat ona çok daha cesur sahneler yazılsaydı bence daha tatlı bir hikaye ortaya çıkabilirdi.
Özetle Trier filmleri arasında bence farklılığıyla öne çıkan bir yapım olmuş Thelma. Bir psikolojik gerilim filmi desek yeridir. Yerlere göklere sığdıramayacağım bir film olmasa da bence anlatısını baştan sona iyi tamamlayan güzel bir yönetmen filmi. Avrupa filmlerini izlemekten hoşlanan, genel kanının aksinde bir şeyler seyretmeyi seven biriyseniz tam size göre. İyi Seyirler…
Benzer içerik:
Sizin için önerilenler
(Henüz oy verilmedi)
Loading...Cevap bırakın
This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.
