Çoğumuzun içinde yurt dışına çıkma isteği vardır. Yeni yerler görmek, yeni insanlar tanımak, yeni kültürleri keşfetme isteği, zaman zaman içimize düşer ve karşı konulamaz bir şekilde çok uzaklara gitme isteği oluşturur.(Yani bende böyle oluyor arada) Fakat çoğu zaman bu hisle beraber korkular ve ön yargılar da beraber gelir ve o güzelim hissi bir anda alır götürür, mahveder. Ya yabancı dilim yetmezse, ya kaybolursam, Türklere karşı ön yargı var kesin dövecekler beni, biletimi yırtacaklar, pasaportumu yakacaklar, vb. korkular ve ön yargılar sizi hayatınızı değiştirecek, size mükemmel şeyler katacak tecrübelerden alıkoyuyor olabilir. İşte bugün yurt dışına çıkmış bir insan olarak aslında ön yargılarımızın ve korkularımızın ne kadar gereksiz ve yersiz olduğunu size göstermek için kendi tecrübelerimi paylaşıp, eleştirilmesi gereken bazı noktaları eleştirmeyi planlıyorum.
Öncelikle yabancı dil konusuna değinmek istiyorum. Bir çoğumuz bu noktada sıkıntı yaşıyoruz. Temel problemimiz ise hata yapma korkusu. Ya yanlış telaffuz edersem, is mi gelecekti was mı gelecekti vb. soruları düşünmekten konuşmayı unutuyoruz, konuşamıyoruz. Arkadaşlar bu noktada verebileceğim tek tavsiye düşünmeyin yapın. Aklınıza geleni(mantık sınırları çerçevesinde)söyleyin. Bu noktada temel hatalarımızdan biri Türkçe düşünmek, çevirip konuşmaya çalışmak. İngilizce düşünmeye çalışın. Kelime kelime değil, bütün halinde düşünmeye çalışın. Biliyorum kolay değil ama olayın püf noktası da konuşmaktan geçiyor. Yani diyeceğim o ki korkarak bir yere varamayız, öğrenmek için, gelişmek için, korkumuzu yenmek için konuşmalıyız.
İkinci olarak ise nereye gideceğimi bilmiyorum ya kaybolursam düşüncesi bazen bizim hayallerimizi baltalayabiliyor. Aslında en güzel seyahat plansız olandır bu yaz bunu yaşadık diyebilirim. Son gün bütün planı altüst edip olayı spontane bir şekilde yaşamaya karar verdik. Bu arada yolculuğa bu sitede editör ve admin olan Recep ve yine editör olan Göktuğ ile çıktım(Buradan onlara da selam olsun.)Ne yapacağımıza dair hiçbir fikrimiz yoktu ama eğer internetiniz varsa kaybolma korkunuz olmasın. Devir teknoloji devri telefondaki navigasyonlar ile aradığınız her yeri bulmanız mümkün arkadaşlar. Ayrıca telefondan önce daha verimli olacak bir şeyi yapmanız daha mantıklı olacaktır: Sorun. İnsanlara sorun. Sora sora Bağdat bulunur yani, çekinmeyin. Hem az önce ne dedik, konuşmadan, konuşma korkunuzu aşamazsınız. Herkese sorun, eminim birileri yardımcı olacaktır. (Bu arada spontane olun ama çokta olmayın, yurt dışına çıkmadan önce ülkeleriniz ve kalacağınız hosteller, oteller için rezervasyon alın. Yaz aylarında oda bulmak çok zor. Sonra bizim gibi 3,5 saat kalacak yer için dolaşmayın.)
Bir diğer sorun ise falanca ülke de Türklere ön yargı varmış, sevmiyorlarmış bizi düşünceleri. Tarihimizde pek çok ülke ile sorunlar yaşadık hatta bugünde sorunlar yaşıyoruz ama devletler arası problemler her zaman insanlara yansımak zorunda değil ki. Evet, dünyanın her yerinde milliyetçi ve ırkçı insanlar var ama bu o ülkenin bütün halkını kötü yapmaz arkadaşlar. Bir sepette iki çürük elma var diye kimse bir sepet elmayı çöpe atmamalı, hem böyle yaparak sizde ön yargılı ve yanlış bir yaklaşım sergiliyorsunuz. Yurt dışında insanlar da sizin onları merak ettiğiniz kadar sizi merak ediyor. Ülkenizi, yaşayışınızı, kültürünüzü merak ediyorlar ve konuştuğunuz zaman pek çoğunun dost canlısı ve sıcak olduğunu göreceksiniz.
Sonuç olarak pek çok soru işaretiniz, korkunuz ve ön yargınız olabilir ama artık bunları aşmanın ve yenilikleri keşfetmenin zamanının geldiğini düşünüyorum. Fırsatınız varsa mutlaka istediğiniz yerleri gidin ve görün arkadaşlar. Unutmayın, hayat kısa, Dünya büyük ve keşfedilecek çok yer var.
(3 oy, ortalama: 4,67, 5 üzerinden )
Loading...Cevap bırakın
This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.
