Tom Cruise… Hem yaşlanmıyor hem oyunculuk çizgisinden şaşmıyor. Bugünün konusu, Oscar da en iyi film kategorisine aday gösterilen Top Gun: Maverick. Film pilot Pete “Maverick” Mitchell’in hava kuvvetlerine geri dönüşü sonrasında başına gelen olayları anlatıyor. Top Gun mezunlarından oluşan bir müfrezeyi özel bir görev için eğitmek üzere çağrılan Maverick bu yolculukta geçmişiyle de yüzleşmek zorunda kalır. Detay girmeden önce şunu söylemeliyim ben 1986 yapımı ilk Top Gun filmini izledikten bir gün sonra bu filmi izledim ve ikinci filmin bende bıraktığı etki ilkiyle kıyaslanacak seviyede iyi. Normalde yeniden çevirme işlerde, kalitenin düştüğünü yada sadece popülist bir yaklaşımla senaryonun hiç sayıldığını görürüz fakat Top Gun: Maverick bu algıyı kıran türden bir film.
Bu tarz uzun yıllar sonra yapılan, çoğunluğu yeni bir yönetmen ve oyuncu ekibinden oluşan filmlerin en önem vermesi gereken şeyin mirası korumak olduğunu düşünüyorum. Tabii miras derken yeni efektler ve yeni kameralarla aynı şey çekilsin demiyorum. Aslında bahsettiğim şeyin ilk filmin ağırlığını ikinci filmde de hissetmek. Bu ağırlık gerek diyaloglar, gerek oyuncu kalitesi gerekse senaryonun seyirciyi tatmin etmesi. Top Gun: Maverick de bunu öyle güzel halletmişler ki keşke yıllar sonra bir film daha çıkarsalar dedim. Çünkü filmin kurgusundan oyunculuğuna, görsel efektlerden görüntü yönetmenliğine şahane bir uyum ve kalite var. Özellikle işin senaryo kısmına bir parantez açmak istiyorum eski film ile olan bağlantılı sahneler ve flashbackler bana çok güzel hissettirdi. Yer yer 30 yıl öncesine dönmek ve o anlara gitmek tahminimce yıllar önce bu filmi izleyen biri için çok farklı hissettirmiştir. Öte yandan hikaye Maverick üzerinden anlatılsa bile yan karakterlerin de çoğu diyaloğu boş yere kurmadığını ve attıkları her adımın senaryonun yapı taşlarını oluşturduğunu görüyoruz. Benim en çok beğendiğim ikili diyaloglar kuşkusuz Rooster ve Maverick arasındakiler oldu. İkilinin arasındaki gerginliğin en yüksek seviyeden en aşağı gelişine kadar çok güzel bir serüven izledik.
Oyuncu kadrosunda Miles Teller, Jon Hamm ve Jennifer Connelly gibi kaliteli isimler de çok iyi iş çıkarmışlar. Hep söylerim oyuncu eleştirmek benim en zorlandığım noktalardandır çünkü yönetmenin verdiği direktifleri, yazılan metnin onlara nasıl geçtiğini tamamen bilmek kolay değil. Fakat uzun zamandır gelişen film dizi eleştirme kültürüm sayesinde janrasına ve yapımın ağırlığına bakarak bir şeyler söylemeye çalışıyorum. Miles Teller’ı çok beğendim ben özellikle babası Goose ile benzerliğinin olduğu sahneler çok tatlıydı. John Hamm gerçekten her oynadığı işte kalitesini koyan bir oyuncu tabii bu filmde de rolüne çok yakıştığını düşünüyorum. Gerçekten o asker karizması rütbeli her rolü aldırtıyor abime.
Tom Cruise için özel bir parantez de açmak lazım, filmin çekim sırasında ve daha öncesinde Top Gun müfrezesi ile birebir ilgilenip programlarını kendi tasarlamış. Bu programlar ise yaklaşık 3 ayını almış ekibin. Gerçekten Top Gun efsanesinin onun için ne kadar anlamlı olduğunu da buradan görebiliyoruz. Top Gun: Maverick Oscar adayları arasında şu ana kadar izlediğim bir iki filmden daha iyi diyebilirim ama net yorumumu tüm adayları izledikten sonra söyleyeceğim. Film Oscar kazanmasa bile bence insanlar yıllar sonra açıp izlediğinde çok güzel hissedeceklerdir. Özellikle yaşça büyük insanların çocukluğunda ki Top Gun efsanesini bu kadar güzel bir şekilde yenilemek büyük iş. Filmi herkese öneririm bir tavsiyem ilk filmi izledikten sonra bu filme bakmanız olur duygusal anlamda daha fazla tatmin olacağınızı düşünüyorum. İyi Seyirler…
Benzer içerik:
Sizin için önerilenler
(Henüz oy verilmedi)
Loading...Cevap bırakın
This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.
