2023’ün ilk film eleştirisini Charlotte Wells’in bu tatlı filmi Aftersun’a ayırıyorum. Bu yıl umarım hepimize çok iyi gelir ve hayallerimizi gerçekleştirdiğimiz her şeyin çok güzel olduğu bir sene olur. Benim için Paul Mescal denince akan sular durur açıkçası. Normal People ile tanıdığım bu arkadaşın filmlerini ve oyunculuğunu gerçekten çok sevdiğimi söylemek isterim. Aftersun ise ne çok yere göğe sığdıramadığım ne de kötüleyebileceğim bir yapım olmuş. Bir baba kız hikayesine bakılabilecek olağan perspektiflerden biriyle bakılmış ama bunu iyi bir görüntü yönetmenliği ile yapmışlar. Filmin derdi çok açık ve ortada olduğu için akış konusunda yer yer sıkıntılar yaşasa da üzerinden anlattığı objeler bir hayli değerli. Zaten bu objeler ve onlara yüklenen anlamlar kendine hayran bıraktırıyor.
Genel anlamıyla filmin sinematografisini ve oyunculukları çok beğendiğimi belirteyim. Ama kurgu ve hikaye kısmında bence çok daha çarpıcı ve geçişken sahneler kullanılabilirdi. Çünkü konu çok özel, zaten bu kadar insanın hadi dijitale gelse de bizde izlesek modunda olmasının sebebi de bu bence. Çoğu çocuk, genç bu filmi izlerken geçmişinden birçok şey bulabiliyor. Bunlar iyi veya kötü, haklı veya haksız durumlar olabilir hiç fark etmez sadece kendilerinden olmasıdır önemli olan. Tabii ki Paul Mescal ve Frankie Corio arasındaki uyum da bunu daha rahat hissetmemize, yer yer seyirci rolünden oyuncu rolüne geçmemize olanak sağlıyor. Kuşkusuz filmin bizim için bir özel noktası da çekimlerin çoğunun Muğla da yapılmış olması. Yabancı yapımcı ve film yönetmenlerinin bu coğrafyayı daha fazla kullanmasını çok istediğimin bir kanıtı da Aftersun gerçekten. Bizim için sıradan olabilecek sahnelemeleri adamlar çok güzel bir açıyla ve kamera oyunlarıyla aktarıyor.
Bir parantez de müziklere açmak lazım, bence filmin akışına çok uygun müzik ve müzik geçişleri uygulanmış. Benim dram filmlerinde en çok önemsediğim şeylerden biridir müzik ve dış ses kullanımı. Aftersun da yer yer mekan sesleri ve müzikler döneme çok uygun şekilde kullanılmış. Özellikle bir sahne vardı ki tahminimce sizde kaçırmamışsınızdır, baba kız bir mekanda fotoğraf çektirdikleri sırada Candan Erçetin’den Gamsız Hayat çalıyordu. Bu sahne benim film içerisinde en beğendiğim ve bana özel hissettiren sahnelerden biriydi.
Özetle Aftersun, içsel dünyamızı şiirsel bir dille perdeye aktarmayı başaran çok iddialı sahneleri olmayan ama insana güzel anılarını hatırlatan bir film olmuş. Tabii bu anıların içinde yer yer kaosa dönen aile buluşmaları yada ebeveyn çocuk ilişkilerini hiç atlamadan işleyen bir yapım. Gerçekten kullandığı görüntüleri film genelinde boşa harcamayan, hepsine anlamlar yükleyen Charlotte Wells’i de tebrik etmek gerekir. Günün sonunda herkesin kendinden bir şeyler bulabileceği, tatlı bir tebessüm yada hafif bir üzüntüyle bitirebileceği bu filmi izlemenizi şiddetle tavsiye ederim. İyi Seyirler…