Into the Night Spinoff’u bir dizi fikri var aklımda, hem de kitaptan esinlenme bide sosyal medyayı bu kadar aktif kullanan bir region seçersem bu iş olur abi. Olmuş mu olmamış mı buna birazdan detaylıca değinmeye çalışacağım. Tabii öncesinde klasikleşen bir genel yorumumu yapayım. Yakamoz S-245 son dönem de dijitale yapılan Türk dizileri arasında en kaliteli sayacağımız yapımlardan biri mi? Buna görsel dünyası ve oyunculuklar açısından cevap verecek olursam evet fakat işin senaryo ve hikaye aktarımına bakacak olursam hayır derim. Gerçekten kendini izleten ve muhteşem akan bir iş olduğuna karşı çıkmıyorum fakat bunu yaparken seyirciye kendini hızlı tükettirmeye çalışarak, çok fazla mantık hatası ve zayıf ve eksik bir senaryo ile yapıyor.
Kötü yorumlarımla bu yazıya başlamak istiyorum çünkü gerçekten kaliteli bir oyuncu kadrosu ve yapım ekibiyle biz neden hala böyle eksik ve ucuz işler yapıyoruz anlamıyorum. Yakamoz S-245 gerçekten tipik bir Netflix dizisinin önüne geçemedi bende. Bunun ilk sebebi karakter alt metinlerini oluşturamamalarıydı. O kadar fazla karakterden hikaye çıkarmaya çalışıp hiçbiriyle ilgili yeterli bilgiyi bize vermiyor. Örneğin Umut karakterinin bir bölümde yaşadığı o duygusal değişimi bize sadece Arman ile konuşurken bahsettiği geçmişte yaşanan bir hikayeden ibaret. E abi 7 bölüm boyunca kötü bir karakter imajı çizen (çizebildiği kadar) bu adam ne oluyor da beş dakikada değişip Arman ile bu kadar yakın bir konuşma yaşıyor.
Spoiler Var Spoiler Var Spoiler Var Spoiler Var Spoiler Var Spoiler Var Spoiler Var Spoiler Var Spoiler Var
Bir örnek daha vereyim Defne karakteri dizide ilk gördüğümüz andan ölümüne kadar Arman ile arasındaki tatlı sert gerilim ve bir bilim insanı olarak kafalarda oluşuyor ama geminin birinci kaptanı öldükten sonra onun hakkında gizli bir imaj yaratma çabası (NATO olayları vs.) hiç de yeterli olmuyor. İşte tam olarak 7 bölüme bir şeyler sığdırıp hızlıca her şeyi verme hevesi insanın tadını damağında bırakmış.
Öte yandan canımı sıkan şeylerden biri de kesinlikle yan rollerden birçoğunun kıyamet sonrası senaryoya kendini inandıramamış olmalarıydı. Abi insanlık ölmüş bir siz kalmışsınız ama hal olayın ciddiyetini kavrayamıyorsunuz. Tabii ki farklı reaksiyonlar gösterebilir herkes böyle bir durumda ama bu kadar saçma tepkiler de olmamalıydı.
Peki bu diziyi 1.5 günde izleyip bitirmeme ne sebep oldu ? Biraz da güzel şeylere değinmekte fayda var. Açıkçası dizinin bu kadar hızlı akması bana direkt Into The Night havasını verdi, hatta iki dizinin de sorunları birbirine çok benziyor gerçekten. Yakamoz S-245 kendini merak ettiren ve kendini iyi satan bir dizi olmuş. Ben Özge Özpirinçci, Kıvanç Tatlıtuğ ikisinin kimyasına bayıldım çok iyi seçim olmuş. Öte yandan Kıvanç Tatlıtuğ her dizide üstüne koymaya devam ettiği gibi burada da çok kaliteli oynamış. Özellikle Umut ile karşı karşıya geldikleri sahnelerde duygu durum değişikliğini, jest ve mimiklerine çok iyi yansıtmış. Ertan Saban’a ise ayrı bir parantez açmak gerekirse Umut karakterinin derinliğini hiç beğenmesem de oyunculuk anlamında çok iyi bir performans sergilediğini söyleyebilirim.
Uzun lafın kısası denizaltı ve yeryüzü görüntüleri, başrol oyunculuğu anlamında çok keyifli şeyler seyrettiğim, kendini merak ettiren ve ilerisi için ümit veren bir dizi olmuş. Tabii bu kadar dijitale içerik üretilmesine rağmen hala senaryoya çok ağırlık vermeyip sırf tüketici özel sahneler ve akışlar beni mutsuz etse de, bir açıp bakmanızı öneririm. Dizinin fragmanını da aşağı bırakıyorum iyi seyirler 🙂
Benzer içerik:
Sizin için önerilenler
(Henüz oy verilmedi)
Loading...Cevap bırakın
This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.
